Gelecekte yaşanacak kuraklık sıkıntısı düşünüldüğünde, herhâlde yurdumuzun derelerle ve etrafının da sularla çevrili olması kadar büyük bir nimet yoktur. Ancak ne yazık ki son zamanlarda çeşitli bölgelerde sel felaketlerinin yaşandığı, dere taşkınlarıyla birçok binanın yıkılıp zarar gördüğü, hatta en önemlisi canlara mal olduğu haberlerini de izler olduk.
İklim değişikliğinin sonucu olarak yaşanan sık ve yoğun yağışlar, taşkın ile sel felaketlerini de gündeme getirmiştir.
Taşkın Nedir?
Taşkın, bir akarsuyun çeşitli nedenlerle yatağından taşarak çevre arazilere, yerleşim yerlerine, canlılara ve altyapıya zarar vererek normal hayatı kesintiye uğratması olayıdır.
Sel Nedir?
Şiddetli yağışların ardından yamaç ve yan derelerden ani gelen suyun; akarsu, vadi, kıyı ve çukur alanlarda kontrolsüz şekilde akmasına sel denir.
Taşkın ve Sellere Karşı Alınacak Önlemler
Peki, bir doğa olayı olan taşkın ve sel felaketlerine karşı nasıl bir önlem alınmalıdır?
Bu noktada öncelikle afet risk haritalarının hazırlanması önem taşımaktadır. Söz konusu haritalar sayesinde; sel, taşkın, heyelan riski bulunan bölgelerin tespit edilmesi, bu riskler doğrultusunda yerleşime uygun alanların belirlenerek gerekli önlemlerin alınması ile can ve mal kayıplarının önüne geçilebilecek, devamında plansız kentleşme de önlenebilecektir.
Dere Yatağı Nedir?
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde dere yatağı, “genellikle yazın kuruyan küçük akarsuyun yatağı.” şeklinde tanımlanmaktadır. Coğrafi bir terim olan dere yatağının sözlükteki kısa tanımını aktardıktan sonra, dere yatağına imar konusundaki tespitlerimizi paylaşalım.
Dere Yatakları Kimin Sorumluluğunda? Dere Yataklarının Hukuki Durumu
Yazımıza, dere yataklarının kimin sorumluluğunda olduğunu aktararak devam edelim.
Dere yatakları yasal olarak devletin malıdır ve bu alanlar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. 3194 sayılı İmar Kanunu ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nda bu husus belirtilmiştir.
Dere Yataklarında Mülkiyet
Dere yataklarında mülkiyet konusu da sıklıkla merak edilmektedir. Bu noktada Kıyı Kanunu’nda, doldurma ve kurutma yoluyla arazi elde edilebileceği, bahsi geçen arazilerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ile özel mülkiyete tabi olamayacağı açıklanmıştır.
Doğa Olaylarını Afete Dönüştüren, İnsanların Uygulamalarıdır
Aslında doğa olaylarının afete dönüşmesindeki en büyük etkenlerin temelinde, insanoğlunun kendisi gelmektedir. Özellikle taşkınları oluşturan nedenlerin başında; derelerin üstünün kapatılması, dere yataklarının veya kenarlarının yol olarak kullanılması, ani kar erimeleri, depremler, heyelanlar, aşırı yağışlar, baraj yıkılmaları, yanlış arazi kullanımları ve insan kaynaklı diğer faktörleri saymak mümkündür.
Planlama Tedbirlerini Kimler Alır?
Ülkemizde planlamaya ilişkin verileri sağlamak ve tedbirleri almakla yükümlü kuruluşlar şöyle sıralanabilir:
- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ),
- Meteoroloji Genel Müdürlüğü,
- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD),
- Büyükşehir belediyelerinin su ve kanalizasyon idareleri.
İmar Planını Hangi Kurum Yapar?
Ülkemizde imar planı yapma ve yaptırma yetkisi, plan türüne göre değişiklik göstermekle beraber merkezi ya da yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır. Özellikle taşkın risklerinin daha detaylı ele alınabildiği nazım ve uygulama imar planlarını hazırlama/onaylama yetkisi, genel olarak mahalli idarelerde bulunmaktadır.
Yürürlükteki yasal mevzuat çerçevesinde imar planları hazırlanırken birçok kurumdan görüş alınmakta, dere yatakları ve havza alanları için de DSİ genel müdürlükleri ve büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idareleri görüşlerine başvurulmaktadır. İşte bu görüşler doğrultusunda dere koruma bantları, taşkın alanları, yapılacak projeler ve düzenlemeler, gerekli plan notları ile birlikte nazım ve uygulama imar planlarına aktarılmaktadır.
Ancak maalesef plansız ve kaçak yapılmış alanların mevcudiyeti ya da DSİ görüşüne aykırı uygulamalar, esas problemli alanları ortaya çıkarmaktadır.
Planlama işi ile yetkili kurumlar:
- C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı,
- Büyükşehir belediyeleri,
- İlçe belediyeleri,
- AFAD.
Dere Yatağına İmar Konusu Üzerine Öneriler
- İmar planlarının hazırlanması ile uygulanmasında DSİ ve diğer ilgili kurumlarca verilen görüşlere harfiyen uyulmalı, 4373 Sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Kanunu’na aykırı uygulamalara izin verilmemelidir.
- Taşkın riskli alanlarda bulunan yapılara da müdahale edilmeli, imar afları ile yasalaştırılmasına izin verilmemelidir. Bu tarz söylentilerin bile farklı çıkarlara hizmet ettiği asla göz ardı edilmemelidir.
- 4373 sayılı Kanun ile taşkın alan ilan edilen bölgeler iklim krizi ile beraber sık periyotlarla güncel hâle getirilmelidir.
- Ülkemizde kaçak yapılarla mücadele bazen oy kaygısı bazen teknik yetersizlikler sebebiyle gerekli kararlıkla yürütülememekte, bazen de yıkım için idarelerce karar alınsa bile hukuki zeminde sonuca ulaşmak uzun süreler alabilmektedir. Dolayısıyla önemli olan, taşkın alanlarda ve dere yataklarında yapılaşmaya izin vermemek ve kurum görüşleri doğrultusunda hazırlanan imar planlarını birebir uygulamaya koyabilmektir.
Kaynak: emsal.com